13 Temmuz 2013 Cumartesi

Göremediklerimi görebilseydim eğer/ Feridun Andaç


"Çoğu zaman karşılıklı konuşma bu görme görülme  işlemini dile getirme çabasıdır. 
'Sizin her şeyi nasıl gördüğünüz'ü benzetmeyle ya da doğrudan açıklama çabanızla, 'onun her şeyi nasıl gördüğü'nü anlama çabanızdır."

(John Berger)

-Görebilseydim-

Göremediklerimi görebilseydim eğer, rüzgâra verirdim bakışlarımı. Kederi alırdım insanların gözlerinden. Ömürlerine ömür katan işleri yapmalarına dair sözler ederdim. Sevmeleri için tanımaya, emeğe inanmalarını isterdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, gözün iklimini anlatırdım insanlara. Her yeni insanı tanımada bu yolculuğun bir başka yanını keşfedebileceğimizi dillendirirdim. Yaşamaları için sevmeye, hayatı anlamlandırmaya özenle çaba göstermelerini isterdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, her yeni günde yeni bir hayatın kurulabileceğini öğrenmeye verirdim kendimi. Dünyanın unutulmaya yüz tutmuş bir dilini öğrenirdim. 

Öğrenmenin merakla,sevmenin istekle oluşabileceğini anlatırdım. Bunun için de algılarının açık olmasını isterdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, Kant'ı bir ders kitabı gibi okumaya karar verirdim. İnsanlara önce aklın, sonra da algının yordamını öğrenmelerini anlatmaya çalışırdım. Bir de; güzellik ve yücelik duygularının bir insan ömründe nerede/nasıl biçimlene durması gerektiğini anlatırdım. Çağının çağdaşı olabilmeleri için, akılcılığı öncelemelerini isterdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, kendimi yeryüzü gezgini kılardım. Sınırları kaldırırdım aradan, dillerin ve inançların zenginliğini zenginliğim bilirdim. Kendi dilimi yeniden kurardım, yazı yolumu ve düş seyrimi yeni gördüklerimle biçimlerdim. Kendi olabilmesi için insanın, bir yere, bir kişiye/ duyguya ait olmanın da yeni bir dil kurmak olduğunu bilmelerini isterdim.

Görebilseydim Eğer;

Göremediklerimi görebilseydim eğer, durur kendime bakardım. Sonra da etrafıma göz atardım. Gördüklerim karşısında güneş gibi gülümser; üzüldüklerime, kederlendiklerime ise tarihte yerini alacak bir kahkahayla eşlik ederdim son yolculuklarına.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, derin derin üç nefes alırdım; biri geçmiş, diğeri gelecek ve sonuncusu ise şu an için. Huzuru içime yerleştirdikten sonra, yaşamakta olduklarımın tadını çıkarır, üzenlere hoşçakal derdim. Üzdükleri için değil, onların da yaşayacakları daha güzel zamanları olduğunu bildiğim için.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, göklerde uçardım, denizlere açılırdım, yağmur ormanlarında kaybolup yolumu tekrar bulurdum. Sorunların eğlenceye dönüştüğü dünyaya kadeh kaldırır, oyuna yeniden başlardım. Büyülü şehirlere giderdim. Sokaklarının tarif edilemez gücünü hissederek adımlarken, güneşin önderliğinde gülümseyen yıldızlara el sallardım. Hiç kuşkusuz, göremediklerimi görüp, tepki verebilseydim eğer, her şeyiyle farklı 'keşke'siz bir dünya olurdu.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, gözlerimi kapardım. Duyduklarımı, hissettiklerimi anlatırdım tüm dünyaya. Farkında olmayanlarla, olamayanları toplar; göremeyenlerle paylaşırdım.

Görmek istemeyenlere eşlik ederdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, ağlar atardım uzay denilen yere. Gezegen tarlasından ağlarıma takılan minik ışık huzmelerini toplar, uyurken serperdim insanlığın üzerine. Güneşin zararlı ışınlarını düzeltir, gezegenleri kendi sırama göre dizerdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, sonsuzluğun ve yaşamasızlığın ortak noktasının evrende asılı kalmış zaman olduğunu farkederdim.

Göremediklerimi görebilseydim eğer, yerçekimi olan dünyamızda, yerçekimine ters olan bir başka hayatı da görürdüm. Topu her yukarı fırlattığımızda bize geri gönderenleri ya da uçakların uçmasına yardımcı olanları...

Göremediklerimi görebilseydim eğer, işitemediklerimi işitir, duyamadıklarımı duyardım; tadamadıklarımı tadar; hissedemediklerimi hissederdim. Evrenin sonsuzluğunun her hücresinde kendi varlığımı duyumsardım. Ah, göremediklerimi görebilseydim eğer, yaşayamadıklarımı yaşayabilir miydim? Belki de yaşanacak bir şey kalmazdı bilmediklerimi bilseydim eğer…

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder