29 Mart 2018 Perşembe

"Suriyeli Pislik" - "Suriyeli Kahraman Cübeyr"


Bu yazı ön yargıya ithafen;

İri ve çirkin bir köpeğin saldıracağını beklememiz,

Düzgün giyimli birinin, kalpazan olamayacağını  zannetmemiz işte bu yüzden.

Halbuki en güvenilir kişiler kandırmadı mı bizi?

Hani "O" asla yapmaz dediklerimiz.

Hayatta kontrol ettiğimiz veyahut edemediğimiz şeyler var.

Eşitlik, adalet, sevgi yoksunluğu çekiyoruz.

Medenileştikçe gelişeceğimiz bir dünyaya değil;

Ne yazık ki aç gözlülüğün hüküm sürdüğü oyunlarla savaşların başlatıldığı bir döneme girdik.

Savaş yüzünden ülkesini terk etmek zorunda bırakılan milyonlarca insan.
(Ülkemize sığınmak zorunda kalan yabancıların 4 milyona yaklaştığı söyleniyor.)

Ne kadar basit söylüyoruz değil mi? Milyonlar;  işsiz, okulsuz, ailesiz, sevgisiz ve hatta evsiz kalmış.

Milyonlarca kişiden sadece birinin hayatına tanık olan ben. Birazdan 9 yaşındaki Cübeyr'in hayatından sadece bir kesitini sizinle paylaşacağım.

Savaş mağdurları Türkiye'ye ilk sığındığında parklarda yatan yabancılardan o kadar rahatsız olmuştuk ki ülke dışına çıkarılması için bazı mahalle sakinlerimiz imza kampanyası bile başlatmıştı. Türkiye zaten karışıktı, zaten çoğu Türk açlık sınırında yaşıyordu, zaten işsizlik almış başını yürümüştü.

Kısacası onlara sırtımızı dönmek için çok bahanemiz vardı. O kadar çoklardı ki artık çirkin arka mahallelere sığmamışlar, güzelim kordon çimlerinde, sahil kentlerimizin plajlarında yaşamaya başlamışlardı. Ne yalan söyleyeyim, ilk zamanlar ben de korkmuştum. Gerilemekten, yobazlaşmaktan, hırsızlıktan ve hatta tacizden. Herkes gibi KORKMUŞTUM.

Onlar kadar korkmuş muydum gerçekten?

Cübeyr ile sokakta tanıştım. Gereksiz sıradan günümü güzelleştirdiğinden onun bile haberi yoktu.

Çok küçüktü. Hayvanlara acıyıp yardım edenler, nedense onu görmezden geliyordu.

Halbuki o da en az hayvanlar kadar muhtaçtı sevilmeye ve ötelenmemeye. Görünüşü kirli, kalbi büyük, gözleri güzel çocuk: Cübeyr. Öyle bir baktın ki yüreğime; hiç tanımadan, sarılıp sevmek istedim seni.

Cebimdeki para, kalbimdeki sevgi senin olsun istedim. Simsiyah saçları dalgalı, uzun kirpiklerinin gölgesi bembeyaz tenine düşmüş. Mavi-yeşil gözleri o kadar anlamlı. Çocukluğunu belli eden sadece yüzüne çok yakışan çillerin mi?

Elinde ucuz plastik bir flüt. Daha önce hiç bir enstrümanda İzmir Marşı'nı bu kadar güzel çalanı görmedim. Çalışıyor Cübeyr, diğerleri gibi dilenmiyor. O kadar büyük ki yüreği yağmura rağmen ayakları çıplak, buz gibi betona inat çalıyor. Çocuklar çocuk kalmalıydı halbuki.

Paulo Coelho'nun da dediği gibi  "Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmaktır."

Seni izledim Cübeyr: Saçların ıslanmış yağmurda, hayata tutunurken bilmediğin topraklarda, sana tutundum. Onca varlığa rağmen düştüğüm umutsuzlukta; bana gerektiğinde tanıdığın topraklardan uzaklaşıp bilinmeyende ayakta durabilmeyi öğrettiğin için teşekkür ederim.

İleride çok iyi bir adam olacağından asla şüphem yok. Umudunu hiç bir zaman kaybetmemen dileğiyle...

Ece ARAS
Sıradan biri.

1 yorum :